2 Aralık 2007. 11 yıl olmak üzere!
BİLİM VE GELECEK dergisinin 50. sayısına yaklaşırken şunları yazmışım:
BİLİM VE GELECEK dergisinin 50. sayısına yaklaşırken şunları yazmışım:
BİLİM VE GELECEK
-ölümün bekleme odasında yaşamaya itirazı olanların dergisi-
Ömer TUNCER
Kültür dünyası da son elli yılda sermayeye teslim oldu. Artık hiçbir birkaç kişi bir araya gelip kendi görüşünü yansıtan bir kültür dergisi çıkarmıyor, çıkaramıyor.
Yasağı yok!.. Ama buna kalkışanlar ya kendi olanakları ile okuyucuya ulaşacaklar, ya da yığın yığın ellerinde depolayacaklar. Kuralları sermaye koyuyor. Fiyatlar ona göre düzenleniyor, yazılar ona göre seçiliyor, dergiler ona göre biçimleniyor.
Bu kuralı tek sözcükle anlatmak gerekirse “kâr”!.. Gerçek amaç, en yüksek kârı sağlamak. Bunun için albenisi güçlü lüks kağıtlar kullanılmalı, renkli parlak fotoğraflar basılmalı, derginin cildi en kalitelisinden olmalı…
Yazılar?
Zaman yitirmeye neden olsun da ne olursa olsun… Bir işe yararmış yaramazmış, bir şeyi anlatırmış anlatmazmış, bu önemli değil… Zaten parlak sayfaları yazıdan çok lüks fotoğraflar doldurmalı…
Ve tabii, en önemlisi, dergi, Mega, Gross, ne derseniz deyin, marketlerde, peynir almaya gelenlere satılabilmeli.
Bekleme odalarına yakışmalı... Pahalı uçak yolculuklarında elinize tutuşturulanlardan olmalı…
Sermayenin dünyasında, yaşamı, ölümün bekleme odasında yaşamıyor muyuz!.. Öyleyse neden “dergi” dediğin bu bekleme odasında zaman yitirmek için olmasın?..
Tüket!.. Sürekli tüket!.. Ve yalnızca tüket!.. Geleceğin dünyası için bir şey üretmen gerekmiyor.
Bekleme odaları ise tüketmeye engel değil.
Bekleme odaları ise tüketmeye engel değil.İyi ki insan bedeninin doğal içgüdüleri var da daha geriye düşemiyoruz. Denetim altında da olsa henüz üremeyi becerebiliyoruz.Tek hücreli amibin yaşam amacı da aynı!..İşte “Bilim ve Gelecek” bu yapıya karşı duranların dergisi… Bekleme odalarına girmek istemeyenlerin dergisi…Yaşamı “insan” olarak yaşamak isteyenlerin dergisi…Geleceğin, umudun, “insan”ın dergisi…
Soluk alma ortamı.
“Bilim ve Gelecek” herkese ulaşmaya çalışacak. Ama temel olan, “insan olan”ın “Bilim ve Gelecek”i çekiştire çekiştire bulması, çekiştire çekiştire yönlendirmesi, yönetmesidir.
İnsan olanın evreni, “Bilim”dir, “Gelecek”dir.
Ya bekleme odalarında parlak kağıtlara basılmış, parlak fotoğraflara bakanlar?..
Hitler efendiye terk edemeyecek denli önemsediğimiz Friedrich Nietzsche’nin yüz yıl önce söylediği gibi:
BIRAKINIZ MAHVOLSUNLAR!..
İşimiz geri kalanlarla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder