"21. Yüzyılda Karl Polanyi'yi Okumak" ve Telif Hakları sorunu üzerine...
Benim kuşağım, yaklaşık 40 yıl önce, önemli yanlışlar yaptık. Hala ayırdına varamadığımız yanlışlarımız vardır. Ama ayırdına vardığımı düşündüğüm çok önemli biri, inançlarımıza "iman" gibi sarılmamız, "değişmez" olduğunu sanmamızdı. Karşılaştığımız yeni durumların doğrularımızı değiştirebileceğini göremememiz, dahası kuramsal olarak bunu doğrulamamıza karşın, uygulamalarımızı bu değişimin, "akış"ın üstüne oturtamamamızdı! Bunun yapılabileceğini, daha önemlisi nasıl yapılabileceğini bilmiyorduk!.. "Geri bildirim / feedback" yapamıyorduk. Bir dindarın kutsal kitaplardan yaptığı alıntılar gibi, düşüncelerimizi, kuramımızın büyüklerinin söyledikleri ile kanıtlamaya çalışıyor; gerçekte çabalıyorduk. Ayırdında değildik ki, onların yaşamalarının üstünden yıllar, onyıllar, yüzyıllar geçmişti ve biz, "insanlık" olarak onlardan daha fazla deneyime, gözleme ve uygulamaya sahiptik!.. Kuramımıza göre, yeni sentezler yapmaya hakkımız vardı.
Bunun ayırdına varamadık!..
Bir kitap okuyorum. ilgimi çekiyor. 20.yy'ın ilk yarısında yayınlanmış olan Karl Polanyi'nin "Büyük Dönüşüm"ü üzerine... Polanyi'nin düşünceleri, onun tam bir Marxist olmadığını düşündürüyor. Belki de Marxizmi bizim bugün getirmemiz gereken yere getirdiği için bize öyle geliyor. Liberal süreçlerin eleştirisini yapıyor. Marx da "Das Kapital"de bunu yapmıştı... Ondan bir yüzyıl kadar daha fazla deneyime, gözleme ve uygulamaya sahip insanlığın bir üyesi olarak!.. Belki Marx kadar zeki, Marx kadar öngörülü değil. Ama Marx'dan bir yüzyıl daha sonra yaşamış biri...
İlginç şeyler söylemiş. Kitabın derleyicisi Ayşe Buğra'ya göre, Liberalist kuramın üzerine oturduğu "piyasa ekonomisinin kendiliğinden ya da doğal bir olgu olmadığını, tersine emek, toprak ve parayı meta olarak gösteren bir takım kurumsal değişiklikler aracılığıyla gerçekleştirilen bir siyasi proje olduğunu" söylemiş. Ayşe Buğra, bu kavramlara, yani "emek", "toprak" ve "para"ya, 21.yüzyılda bir de "bilgi"yi de eklemek gerektiğini söylüyor. Hayali bir meta olarak "bilgi", yani her türlü "bilim", "sanat" ürünü... Ve tabii buna bağlı "mülkiyet hakları", yani günümüzün deyişiyle "telif hakları"!.. Ve kurulu sosyal düzen olarak Kapitalizmin telif haklarını neden dayattığı konusunda yeni çözümleme(analiz)ler, yeni biraraya getirme(sentez)ler... (bk: “SANAT YAPITI”, “SANATÇI” VE “TELİF HAKLARI” KONUSUNDA AYKIRI DÜŞÜNCELER… / http://omer-tuncer.blogspot.com/2009/01/telif-haklar-konusunda-aykr-dnceler.html )
Kitaptaki her söylenilen doğru mu?
Bilmiyorum.
Ama şunu biliyorum ki üzerine düşünmemiz, doğruya doğru yeni adımlar atmamız, günümüze göre yeni doğrulara ulaşmamız gerekiyor.
Bu kitap bana asıl bunu söylüyor.
Aşağıda kitabın künye sayfaları, içindekiler bölümü ve derleyicisi Ayşe Buğra'nın "Giriş" yazısı var (altını çizdiğim bölümler için özür dilemem gerekiyor sanırım, sizlere göndereceğimi düşünmeden önceydi, tek tek hepsini silemedim).
Bir bakılması doğru olacak... Üzerine konuşulmaya, reddedilmeye ya da geliştirilmeye değecek gibi...
ÖNEMLİ NOT: Bu, bir kitap tanıtım yazısı değil, bir düşünce paylaşım yazısıdır.
Bir kitap okuyorum. ilgimi çekiyor. 20.yy'ın ilk yarısında yayınlanmış olan Karl Polanyi'nin "Büyük Dönüşüm"ü üzerine... Polanyi'nin düşünceleri, onun tam bir Marxist olmadığını düşündürüyor. Belki de Marxizmi bizim bugün getirmemiz gereken yere getirdiği için bize öyle geliyor. Liberal süreçlerin eleştirisini yapıyor. Marx da "Das Kapital"de bunu yapmıştı... Ondan bir yüzyıl kadar daha fazla deneyime, gözleme ve uygulamaya sahip insanlığın bir üyesi olarak!.. Belki Marx kadar zeki, Marx kadar öngörülü değil. Ama Marx'dan bir yüzyıl daha sonra yaşamış biri...
İlginç şeyler söylemiş. Kitabın derleyicisi Ayşe Buğra'ya göre, Liberalist kuramın üzerine oturduğu "piyasa ekonomisinin kendiliğinden ya da doğal bir olgu olmadığını, tersine emek, toprak ve parayı meta olarak gösteren bir takım kurumsal değişiklikler aracılığıyla gerçekleştirilen bir siyasi proje olduğunu" söylemiş. Ayşe Buğra, bu kavramlara, yani "emek", "toprak" ve "para"ya, 21.yüzyılda bir de "bilgi"yi de eklemek gerektiğini söylüyor. Hayali bir meta olarak "bilgi", yani her türlü "bilim", "sanat" ürünü... Ve tabii buna bağlı "mülkiyet hakları", yani günümüzün deyişiyle "telif hakları"!.. Ve kurulu sosyal düzen olarak Kapitalizmin telif haklarını neden dayattığı konusunda yeni çözümleme(analiz)ler, yeni biraraya getirme(sentez)ler... (bk: “SANAT YAPITI”, “SANATÇI” VE “TELİF HAKLARI” KONUSUNDA AYKIRI DÜŞÜNCELER… / http://omer-tuncer.blogspot.com/2009/01/telif-haklar-konusunda-aykr-dnceler.html )
Kitaptaki her söylenilen doğru mu?
Bilmiyorum.
Ama şunu biliyorum ki üzerine düşünmemiz, doğruya doğru yeni adımlar atmamız, günümüze göre yeni doğrulara ulaşmamız gerekiyor.
Bu kitap bana asıl bunu söylüyor.
Aşağıda kitabın künye sayfaları, içindekiler bölümü ve derleyicisi Ayşe Buğra'nın "Giriş" yazısı var (altını çizdiğim bölümler için özür dilemem gerekiyor sanırım, sizlere göndereceğimi düşünmeden önceydi, tek tek hepsini silemedim).
Bir bakılması doğru olacak... Üzerine konuşulmaya, reddedilmeye ya da geliştirilmeye değecek gibi...
ÖNEMLİ NOT: Bu, bir kitap tanıtım yazısı değil, bir düşünce paylaşım yazısıdır.