3 Şubat 2013 Pazar

"Halk" ve "halklar" kavramları üzerine...




Bir kavram kargaşası ile karşı karşıyayız. Üstelik özellikle provokasyon olarak yapıldığı izlenimini uyandırıyor. Önce şunu söylemeliyim: "Halk" kavramının etimolojik olarak Arapça "halîk" yani "yaratılmış olan"dan geldiğini sanırım söylememe gerek yoktur. Bu da feodal toplum kültüründe "yönetilenler" anlamında kullanılmakta ve aristokrat olmayan sınıfı anlatmaktadır. Çünkü Aristokrat sınıf, "Feodaller", kendilerini, "yaratan vekili" olarak görmekte ve kültür tarihinin çeşitli aşamalarında, çeşitli uzaklıklarla, tanrının yerine de koymaktadır.

Günümüzde "millet" ya da "ulus" kavramlarının, burjuva sınıfının toplumsal bilinç kavramı olarak kullanılması, üstelik bir de, feodal kültürün "ümmet" kavramından kalıt, "kutsallık" eklenerek kullanılması ile oldukça eskimişti. Özellikle de günümüzde devrimci potansiyel taşıyan sınıf, “emeğiyle geçinenler” tarafından soğuk karşılanmaya başlayınca, "sınıfsal emperyalizm”in başka bir kavrama gerekseme duyması ile, "halk" kavramı, üstelik çoğuluyla "halklar" olarak, devrimcilerin önüne sürülmüş, daha da kötüsü, onlar tarafından da kullanılmaya başlanmıştır.

Oysa "halk" sözcüğü, yalnızca "yönetilenler" anlamındadır, ve kendiliğinden çoğuldur zaten. Sınıfsal emperyalizm, toplumları daha kolay yönetmek için, parçalı tutma, "millet/ulus" ayrılıklarındaki "ayırımcı potansiyel"i kullanmayı sürdürme amacıyla gerçekten çok güçlü bir kavram kargaşası da yaratmayı da başarmıştır.

Komünist ülkelerin kendilerine, kurama uygun olarak, "yönetilenler cumhuriyeti" anlamında "halk cumhuriyeti" adını veriyor olmasından esinlenilerek kullanılmaya başlanan "Kürt halkı", "Dünya halkları", "Türkiye Halkları" gibi kavramlarla “halk” kavramı, "ulus/millet" anlamında kullanılır olmuştur.

Ayrıca son on-onbeş yılda "halklar" çoğulunun da eskimeye başlaması ile "millet/ulus" karşılığı yeni bir kavrama gerek duyulmuş, yakın kavram olarak da "kimlik" kavramı yedeğe alınmıştır!.. Şimdilik "kimlik" üzerinde durmayacağım!..

İşte, "millet/ulus", burjuva sınıfı için toplumsal bilinç kavramıdır ve “sınıfsal emperyalizm”, ya da “sermaye emperyalizmi” diyebileceğimiz (çünkü “ABD Emperyalizmi” gibi ulus-devlet emperyalizmleri dönemi çoktan kapanmıştır ve sermaye, kendini saklamak için bunları paravan olarak kullanmaktadır) yapı tarafından, olabildiğince yaşatılmak istenmektedir. Sözel olarak eskiyenlerin yerine de aynı anlamda yeni, benimsenmiş ya da benimsenmesi kolay kavramlar kullanılmaya başlanmaktadır.

"Millet/Ulus" bir burjuva sınıfı toparlayıcı kavramıdır ve feodalizmin "ümmet" toplumlarına karşı savaşımda, burjuva devrimleri öncesinde ve sırasında devrimci olarak kullanılmış, toplumları "ümmet"lerden uzaklaştırarak "ulus toplumlarını" ve bunlara bağlı "milli devlet"leri yaratma işine yaramış, ama kutsallaşarak "ümmet"in yerini de almıştır.
http://omer-tuncer.blogspot.com/2007/11/sosyal-snflar-kltrler-ak-kuram-ve.html

Burjuva sınıfının kültürel olarak çöküş sürecine girmesiyle, burjuva sermaye toplumlarını daha uzun yaşatmanın savaşımlarından biri olarak önümüze "ulus/halklar/kimlik" kemikleri atılmakta, devrimciler de bu zokayı tereddütsüz yutmaktadır!..


Bana kalırsa "halk" ya da "halklar" kavramı için durum, bundan başka bir şey değildir!..  Bütünü (kuramı) gözden yitirip yalnızca günlük ayrıntıda boğulduğumuz sürece de bu türden derin tuzaklara düşmekten kurtulamayacağız!..