Bir kavram kargaşası ile karşı karşıyayız. Üstelik özellikle
provokasyon olarak yapıldığı izlenimini uyandırıyor. Önce şunu söylemeliyim:
"Halk" kavramının etimolojik olarak Arapça "halîk" yani
"yaratılmış olan"dan geldiğini sanırım söylememe gerek yoktur. Bu da
feodal toplum kültüründe "yönetilenler" anlamında kullanılmakta ve
aristokrat olmayan sınıfı anlatmaktadır. Çünkü Aristokrat sınıf,
"Feodaller", kendilerini, "yaratan vekili" olarak görmekte ve kültür tarihinin çeşitli aşamalarında, çeşitli uzaklıklarla, tanrının yerine de
koymaktadır.
Günümüzde "millet" ya da "ulus" kavramlarının, burjuva
sınıfının toplumsal bilinç kavramı olarak kullanılması, üstelik bir de, feodal
kültürün "ümmet" kavramından kalıt, "kutsallık" eklenerek kullanılması ile oldukça
eskimişti. Özellikle de günümüzde devrimci potansiyel taşıyan sınıf, “emeğiyle geçinenler”
tarafından soğuk karşılanmaya başlayınca, "sınıfsal emperyalizm”in başka
bir kavrama gerekseme duyması ile, "halk" kavramı, üstelik çoğuluyla
"halklar" olarak, devrimcilerin önüne sürülmüş, daha da kötüsü, onlar tarafından da kullanılmaya başlanmıştır.
Oysa
"halk" sözcüğü, yalnızca "yönetilenler" anlamındadır, ve
kendiliğinden çoğuldur zaten. Sınıfsal emperyalizm, toplumları daha kolay
yönetmek için, parçalı tutma, "millet/ulus" ayrılıklarındaki
"ayırımcı potansiyel"i kullanmayı sürdürme amacıyla gerçekten çok güçlü bir kavram kargaşası da yaratmayı da başarmıştır.
Komünist
ülkelerin kendilerine, kurama uygun olarak, "yönetilenler cumhuriyeti"
anlamında "halk cumhuriyeti" adını veriyor olmasından esinlenilerek
kullanılmaya başlanan "Kürt halkı", "Dünya halkları",
"Türkiye Halkları" gibi kavramlarla “halk” kavramı,
"ulus/millet" anlamında kullanılır olmuştur.
Ayrıca son
on-onbeş yılda "halklar" çoğulunun da eskimeye başlaması ile
"millet/ulus" karşılığı yeni bir kavrama gerek duyulmuş, yakın kavram olarak da "kimlik" kavramı yedeğe alınmıştır!.. Şimdilik "kimlik" üzerinde durmayacağım!..
İşte, "millet/ulus", burjuva sınıfı için
toplumsal bilinç kavramıdır ve “sınıfsal emperyalizm”, ya da “sermaye
emperyalizmi” diyebileceğimiz (çünkü “ABD Emperyalizmi” gibi ulus-devlet
emperyalizmleri dönemi çoktan kapanmıştır ve sermaye, kendini saklamak için bunları
paravan olarak kullanmaktadır) yapı tarafından, olabildiğince
yaşatılmak istenmektedir. Sözel olarak eskiyenlerin yerine de aynı anlamda yeni,
benimsenmiş ya da benimsenmesi kolay kavramlar kullanılmaya başlanmaktadır.
"Millet/Ulus"
bir burjuva sınıfı toparlayıcı kavramıdır ve feodalizmin "ümmet"
toplumlarına karşı savaşımda, burjuva devrimleri öncesinde ve sırasında
devrimci olarak kullanılmış, toplumları "ümmet"lerden uzaklaştırarak
"ulus toplumlarını" ve bunlara bağlı "milli devlet"leri
yaratma işine yaramış, ama kutsallaşarak "ümmet"in yerini de almıştır.
http://omer-tuncer.blogspot.com/2007/11/sosyal-snflar-kltrler-ak-kuram-ve.html
http://omer-tuncer.blogspot.com/2007/11/sosyal-snflar-kltrler-ak-kuram-ve.html
Burjuva
sınıfının kültürel olarak çöküş sürecine girmesiyle, burjuva sermaye toplumlarını
daha uzun yaşatmanın savaşımlarından biri olarak önümüze
"ulus/halklar/kimlik" kemikleri atılmakta, devrimciler de bu zokayı
tereddütsüz yutmaktadır!..
Bana kalırsa "halk" ya da
"halklar" kavramı için durum, bundan başka bir şey değildir!.. Bütünü (kuramı) gözden yitirip yalnızca
günlük ayrıntıda boğulduğumuz sürece de bu türden derin tuzaklara düşmekten
kurtulamayacağız!..