21.yy'da "millet" ve "milliyet", dinin yerine insanların afyonudur!.. Kıralların, Sultanların, Çarların, İmparatorların insanları "din" ile efsunlaryıp yönetmelerinde olduğu gibi, "Sermaye" de insanları "millet/ulus" ve "milliyetçilik/ulusçuluk" duygularıyla efsunlayıp yönetmektedir!..
İnsanlık olarak, bunun ayırdına varmadığımız sürece de sermayenin yönetiminden kurtulamayacağız!..
Feodalizm de dinsiz devlet olamayacağını söyleyerek insanları uyutuyordu. "Kimlik" de "din"di. Bütün poltikalar din üzerinden oluşturuluyor ve uygulanıyordu. Bugün bütün bunların yerine "ulus" geçmiştir. Dinci "ümmet" toplumları ile savaştığında "ulus", ilerici bir tutumdu. Çünkü toplumsal bilinç olarak "ümmet"in yerine geçecek bir yapı gerekiyordu. Ulusların uluslara düştüğü sürece "ulus" ve "ulusçuluk" artık gerici konuma düşmüştür!.. İnsanların artık "ulus" ve "ulusçuluk" üzerinden bir ulus laisizmine ihtiyacı var!.. İnsanlığın kurtuluşu buna bağlı görünüyor!.. Bundan sonra insanları birbirinden ayırma potansiyeli taşımayan, "insan", "insanlık" ya da gerçek demokratik toplumlarda olması gereken kendi kendini yöneten "yönetilen/halk" bilincine gereksemesi var. Bütün "insan"lar için politik "kimlik"imiz, sermayeye karşı savaşım verebilme potansiyeli taşıyabilecek ve gerçek demokrasiyi kurabilecek olan "yönetilen/halk" kimliği olacak gibi görünüyor. ("Halklar" kavramının anlamı, "uluslar"dan başka bir şey değildir ve sermaye emperyalizmi tarafından "ulus" yerine geçmek ve insanlığın parçalı tutularak yönetilebilir ulusların varlığını sürdürmesi için önüne sürülmüştür. Geleceği doğru oluşturması gereken "sol", bu tuzağa düşürülmüş, yazık ki hiç bir kuşkuya düşmeden bu kavramı benimsenmiştir)!..
