28 Kasım 2010 Pazar

"Sosyalizm Nedir, Ne Olmalıdır" üzerine...






                                                                                  "Birikim" Dergisi Kasım 2010 Sayı: 259



Sevgili Ömer Laçiner,

Sizlerle aynı yarım yüzyılı birlikte yaşadık, aynı günleri gördük. Kimimiz biraz daha uzaktan, kimimiz biraz daha yakından...
Birikim'in son sayısında çıkan yazınızı okudum. Yazının adında bulunan "sosyalizme statik bakış"dan başlayarak kimi düşüncelerinize itirazlarımın olması doğaldır. Ama yazının genel çizgisine, yani Sosyalizmin yeniden tanımlanması (her ne denli bu "tanımlama" kavramını doğru bulmuyorsam da) gereğinin doğru olduğunu düşünüyorum. Yalnız bugün için değil, sosyalizm de bütün öteki toplumsal düşünce sistemleri de her gün yeni feedback'ler alarak kendilerini yeni güne göre yeniden biçimlendirmek zorundadır. Tarihte iki ana yapı, biri Marxizm, bana göre öteki, Marxizm'den aldığı yönelişle Anadolu Burjuva Devrimi olan Kemalizm, bu yapının kırıntılarını içinde taşımaktadır. Ancak Kemalizm'in mantığında var olması gereken, ama dışardan girmiş olan bu tutum, Burjuva dizgesinin Aristokrat kültüre tarihsel ve niceliksel yakınlığı nedeniyle duragan düşünceyle çok daha içli dışlı olmak zorunda olduğundan, önderinin son yıllarında ve ölümünden sonra yaşayamamış, dahası yaşatılmamıştır ki bu da doğaldır.

Marxizm'de kuramsal olarak bulunan, her güne göre, her günün yeni gereksemelerini karşılamak üzere kendini yeniden uyarlama diyebileceğimiz yapı, yine eski kültürlerden kalma alışkanlıkların -yazınızda başka bir nedenle sözünü ettiğiniz- kolaylığı yüzünden çalıştırılamamış, çalıştırılmamıştır. Bu uygulamaların sahipleri kendilerine ne ad yakıştırırsa yakıştırsınlar, Kültür Tarihi'nde bunun adı "tutuculuk/conservatism"dir. Dahası "tutuculuk" bundan başka bir şey de değildir. Yani sözünü ettiğiniz "eski Marxist"lere "solcu" demek, kültür tarihindeki "sol" terimi ile, zordur.

Yazınız, "statik/duragan" bir sosyalist tutumu eleştirmekle birlikte onun yerine "dinamik/devingen" bir yapıyı değil, yeni bir duragan yapıyı öneriyor izlenimi vermektedir. Oysa bundan sonra Marxist dünya görüşünün tezelden kuramında çalıştıması gereken yenilik, "yeni" bir yenilik değil, kuramın kendisinde zaten bulunan, ama bugüne değin çalıştırılması başarıl(a)mamış olan "dinamik/devingen" olma özelliğidir. Bunun sistematiğinin oluşturulması, bilimsel, uzun vadeli ya da günlük politika anlamında bütün politikaların bu tutuma göre biçimlenmesinin sağlanması gerekir.
http://omer-tuncer.blogspot.com/2007/11/sosyal-snflar-kltrler-ak-kuram-ve.html


Haydi yapacaksak hep birlikte bunun kuramını oluşturalım!..

Ne dersiniz?









2 yorum:

sevimli balina dedi ki...

Sosyalizm sefalette eşitliktir küçüğüm. Herkes az maaş alsa en azından egolar doyrulur, bugünden tek farkı yüzde onluk kesimin iki kat para kazanması olacak ve artık ülkeye eskisi kadar çok para giremeyecek. Dolayısıyla hak eşitlik sloganları baki kalacak herkes köle herkes sefil yetenekli insanlar amerika ya kaçacak dahiler avrupa turundan sonra amerika da çöreklenecek ve sosyalizm en büyük amerikancı en dahiyene amerikan planı olarak yaşamaya devam edecek. Bu elmas plandır, iyidir. Zaten bakıldığında sosyalizmin üst birimleri tanınmayan bireyleri amerikan yetiştirmesidir, kendi yaptıkları her suçu israile atar, diğer gelişmiş ülkelerede kendi yapamadıkları işleri postalarlar. Sonrada çıkarlar aa Türkiyeye yüklenmeyin fazla.. eğer binden fazla kitap okuduysanız öyle karşı çıkın ... millet araştırmadan araştırmacı kesiliyor bide .. sosyalist hurafeler emperyalizm karşıtlığı, kültür önemli ancak nasıl karşı çıktığın daha önemli. kendini pısırık alıştırıp eylemlerle rahatlamak tam amerikan icadı.

Ömer Tuncer dedi ki...

:)