1 Ocak 2011 Cumartesi

Aradığımız nedir? "Mutluluk" mu, "mutsuz olmama" mı?

                                 fotoğraf:  Ceren Tuncer                                     

Hasan Ersel'in Açık Radyo'da yaptığı "Mutluluk İktisadı" konulu konuşma üzerine... (30 Aralık 2010)
http://www.archive.org/download/Ekonot30Aralik2010/Ekonot20101230.mp3
(Sevgili Hasan Ersel'in izniyle yayınlanmıştır)


Sn Hasan Ersel,


Bilmiyorum yayın sırasında mesajı alabiliyor musunuz?

"Mutluluk" ve "mutlu olmak" olmak kavramlarını ele almak yerine,

""Mutsuzluk" ve "mutsuz olmamak" kavramları açısından yaklaşsanız sanırım daha doğru yerlere varacaksınız?

Sevgiler,

Ömer Tuncer.



Sayin Tuncer,

Mesajinizi aksam okuyabildim. Oncelikle ilgi gosterip, yazdiginiz icin cok tesekkur ederim.


Onerinizin basit bir olumsuzlama olmadiginin farkindayim. Once, dogru olmasina ragmen, yuzeysel kalacak olan bir yanit vereyim: Terimleri ben secmedim. Ikitisatta boyle bir alan olusmus durumda: "Economics of Happiness". Bunu "mutluluk iktisadı" olarak Türkçelestirdim.


Konunun ozune iliskin yanitima gelince, o da soyle: "Mutluluk durumundan" soz edince sanki insanin mutlu oldugu bir nokta oldugu ve bunu bildigimiz gibi bir sonuca varmak da olanakli. Bu da pek gercekci gorunmuyor. Aslinda iktisatta (neoklasik iktisadi kastediyorum), bu tur bir yaklasima "fayda" baglaminda basvurulmus ve insanin "mutlak olarak en cok fayda sagladigi durum" biciminde bir tanim verilmistir. Iktisatcilar buna "bliss point" adini vermisler. Galiba bunun anlamına uygun Turkce karsiligi "Cennetin verecegi mutluluk noktasi" olmali. Iktisatcilar bu kavrami ortaya atmakla birlikte, bunun bir insanin butce sinirlari icinde olamayacagi varsayimini yaparak, daha fazla tuketim yapmanin kisinin faydasini azalttigi durumu disarida birakmislar. Bu da rekabetci piyasada dengenin ozellikleri uzerinde yapilan calismalarda onemli bir yer tutan "doymazlik" varsayimini temellendirmistir.


Bu tur dussel bir durumun ele alinmadigini belirtmek icin konusmamda iki noktanin altini cizmeye calistim. Bunlardan birisi kisinin "ifade edilen tercihleri ile aciklanan seçimleri" arasinda fark olmasi. Verdigim basit ornekte "Tahiti'de tatil yapmak istedigini" ifade eden kisinin acikladigi tercihi "Istanbul'da tatil yapmak". Cunku ilkini yapamiyacagini biliyor. Istanbuli, yapabilecekleri arasindaki secimi. Bu konunun kisi icin onemli oldugunu dusunurseniz, tercihi ile secimi arasinda fark olmasinin onun mutsuz oldugunu gosterecegi varsayilabilir. Psikoloji alaninda yapilan calismalarda bu farkin yarattigi mutsuzlugun derecesini olcmege calisiliyor. Dolayisiyla bu yonteme basvurarak "mutsuzlugun azaltilmasi" olgusu ele alinabilir. Mutsuzlugun azaltilmasinin uc noktasi ise sizin ifade ettiginiz "mutsuz olmama" durumudur. O da kisinin ifade edilen tercihinin acikladigi secimi ile ayni olmasi anlamina gelecektir.


Ikinci vurguladigim nokta ise, bir eylemin kisiyi "mutlu edip etmedigini" saptamaya calismak yerine "mutlulugunu artirip artirmadigina" bakmakti. Bu bir yontem sorunu. Yakin yillarda, ozellikle iktisadi adalet baglaminda, gundeme gelen bir konu. Benim yakinlik duydugum gorus, ilkinin yapilamayacagi ama ikincisinin, psikolojinin bulgularina dayanilarak, yapilabilecegi gorusu.


En iyi dilekerimle yeni yiliniz kutluyorum.


Saygilarimla,


Hasan Ersel


Sevgili Hasan Ersel,


Benim kısa önerimi, emek verip uzun uzun yanıtlamış olmanıza içtenlikle teşekkür ederim.
Ekonomiden anlamam. Çok da anlamaya çalışmam galiba. Ama bu kez "mutluluk" kavramının ekonomiyle ilişkisi beni doğrudan ilgilendirdi. Sözünü etmeye çalıştığım bir olumsuzlama değil, içinden çıkılamaz gibi görünen kimi konulara çözüm önerisiydi yalnızca. Hani matematikte öğretirlerdi "Olmayana ergi yöntemi" diye bir şey; onun gibi... Konuşmanızın birkaç yerinde duydum: "mutlu olma" yerine "mutsuz olmama" deseniz çözülecek. Bu, "mutluluk iktisadı" gibi bir konu başlığı altında da yapmanıza bir engel olmadığı kanısıydayım.
Ekonomiden bağımsız olarak durumu şöyle görüyorum: "Mutluluk", sürekli yaşanan bir durum, dolayısıyla sürekliliği olan bir kavram değil. Bir tırmanma, en üst noktaya ulaşmış olma durumudur. O güne kadar olan özlemlerinizin yerine geldiği bir durumdur. Sonra insan psikolojisi daha yukarılara tırmanmak için sizi bulunduğunuz yerde "normal"e, yani "sıfır" noktasına geri getirir. Orası hem o anda bulunduğunuz yerdir, hem de yeni sıfır noktanızdır. Yani o noktada "mutluluk"unuz azalır ve sona erer.  Üniversiteden mezun olursunuz, çok mutlusunuzdur. İki ay sonra iş bulmaya çalışırsınız mutsuzsunuzdur. İş bulduğunuzda yine mutlu olursunuz, sonra işinizden memnun olmazsınız, yine mutsuzluk gelir. Sevgiliniz olur mutlu, rutin anlaşmazllıklarla mutsuz, evlenirsiniz mutlu, geçimsizliklerle mutsuz olunur. Dorukları sıfır noktalarına indirgedikten sonra artık o noktadan aşağı inmiyor olmak "mutluluk" değil, "huzur"dur. Yani "mutluluk" üzerine düşünürken temel kavram, "mutsuz olmamak" olmalıdır.
Sanırım ekonomide de böyle. "Mutluluk" üzerinden değerlendirmeler oldukça zor, çünkü "duragan/statik" bir durum değil. "Mutluluk" kavramıyla anlatmaya çalıştığımız duragan nokta ise "sıfır/huzur noktası". Yoksa "Evlillikte mutlu olmak" diye bir şey olabilir mi? Ama "mutsuz olmamak" diye bir durum olabilir. Yani "huzur" olanaklı bir durumdur. Ve "mutluluk" diye asıl aradığımız şey de sıfır noktasıdır. "Mutluluk" sıfır noktasından "mutsuzluk"a doğru kaymaya başladığımızda bozulur.
Bu anlattıklarımı sanırım ekonomiye de uyarlamak ve yine de "mutluluk ekonomisi" demek yanlış olmaz. Söz gelimi, yeni iş bulmuş bir insanın mutluluğu ile on yıldır aynı işte çalışmış bir insanın mutsuzluğu aynı noktada buluşur. Bu durumu ekonomik ayrıntılara uyarlamak artık sanıyorum benim yapabileceğim bir şey değil. Ama sanırım pergelin sivri ucunu koyarak ölçü vermek, ölçüt koymak için hareketsiz, sağlam bir nokta arıyorsak o nokta "mutluluk" değil, "mutluluk durumu"nun sıfır noktası, yani "huzur"dur. Ancak sivri ucu oraya koyarsak ölçütler koyabilir, ölçümler alabiliriz.

Yinelersem: "mutluluk" üzerine -bilimsel ya da değil- düşünürken ele almamız gereken kavramın "mutluluk" değil, "mutsuz olmama" olduğunu düşünmemin nedeni budur.

İstesem de istemesem de sizin kültürle iç içe anlatımlarınızla yavaş yavaş iktisat öğrenmeye başlıyorum galiba. Bu da beni "mutlu ediyor" :-) ...


İnsanlığın mutsuzluklara akmayacağı pek çok yeni yıllar dileği ile...


Sevgiler,

Ömer Tuncer.

Hiç yorum yok: